"
Evet, pis hamam böcekleri! Hepiniz ölecekseniz ve benim gücümün önünde eğileceksiniz! Üzerine tüm içkileriniz benim olacak. Kıçı kırık bir içki mafyası beni durduramaz. Dünyada ki tüm içkiler benim olacak. Ölün, bebeklerim, hepiniz ölün! " diyordu Killam. İşte yeni çağın ve içkilerin efendisi. Bir tane tabancası, bir milyon litre içkisiyle beraber yola çıkıyordu. Sıradaki hedefi 300 milyon litre içki ödüllü
Tek Ayaklı İçki Makinesi Shhok idi. Yeni hedefine ulaşmak için onlarca içki dağını aştı, üzerine içki boğaları ve içki timsahlarını geçerek sonunda İçkilerin Götürdüğü yere ulaşmıştı. Rakibi ile göz göze geldi ve çoktan masa hazırlanmıştı. Masaya geçti iki amansız rakip heyecanlı bir biçimde. Bardaklar hazırlanmış ve içkiler doldurulmuştu. İki rakibinde eli masaya doğru gitti, ilk bardağı çeken Shhok oldu, fakat saliseler geçmeden Killam da dikmişti kafasına içkiyi. Kafasının kazınmış yanları parlıyordu gecenin karanlığında ve de ortalığı saran içki kokusu insanları delirtmeye yetecek kadar çoktu. Etrafa saçılmış içkiler, ufak bir kıvılcımla dünyayı yok edecek kadar çoktu. Yine de iki savaşçıda durmuyordu. İçmeye devam ediyorlardı ve ilk kimin düşeceğini Tanrılar bile bilmiyordu... Bir geldi, Yüz geldi, Bin geldi... On binleri ve Milyonları aştı, sonunda kazanan Killamdı. Ahlaksız Tanrılar kumar oynamıştı bu savaş üzerine ve kazanan sarhoşlar kralı değil, içkiler kralı olmuştu. İçkiler kralı dünyayı ele geçirdi ve dünyadaki peygamberini Kİllam ilan etti. Sonsuza dek içki dolu bir dünya oldu... ve bu zaferin ardından Killam büyük bir haz ve büyük bir şehvet içinde bağırıyordu son gücü ile "
İÇKİİİİİİİİİ!!!!! "
Killam attığı büyük çığlıkla beraber ayağa fırlıyordu. Bu zevk ve aşk dolu "
İÇKİ " çığlığı duyanları şaşkına döndürecek türden çıkmıştı. Killam öfke ile etrafına bakındı, ardından şaşkınlık ve hüzünle dolmuş kafasını önüne eydi. Söylenen sözleri duymuyor, bu dünyadan uzaklaşmış gibi duruyordu. Üzülüyordu ve efkarla dolmaya başlıyordu kafası. İçkiler dünyasından bir kez daha ayrılmıştı. Uzun yıllar onun içindeyken neden ayrılmıştı ? İstemiyordu ayrılmak... Rüya dünyasına dönmek istiyordu, ama orası artık tuzla buz olmuştu ve İçkilerin Efendisi bir kez daha gerçek dünyaya dönmüştü. Sonunda bir kaç kelime duyabildi; "
Bol içki... ". Gözlerini açtı ve sahip olduğu hüznü bir kenara attı. Derin bir nefes aldı ve ayağa fırlayarak güverteye doğru yürümeye başladı. Her şeyden öte o adayı görmek istiyordu. Etrafına bakındı ve henüz harekete geçmiş olan Boretayı gördü. Büyük bir hız ile ona ilerledi. Yüzüne baktı. Konuşmak için nefes aldı. Konuşacağını unuttuğu için nefesi geri verdi. Sonra bir kere daha aldı. Kafasını gökyüzüne dikerek düşünmeye başladı, ne söyleyecektim ben ? Hareketsiz geçirdiği bir kaç dakikanın ardından yeni yeni çalışmayan beyni ona bir şeyler hatırlattı, içki ve yer. Derin bir nefes daha çekti unutmadan hemen söyliyeyim diye hızlıca konuşmaya başladı, "
Bizi içkiler adasına götür ki içki ile yaşayabileyim! ". Sözleri bittiğinde arkasına döndü kendini duyurabilecek bir şekilde konuşmaya başladı "
İçki getirenden kamisamalar razı olsun, biri bana içki getirebilir miii ? " dedikten sonra kendini yere attı, sabah güneşi iyi gelirdi ve hüzünle konuşmaya başlıyordu "
İçki getirmezseniz öleceğim! "